Türkiye’nin kronik sorunu vergi yönetimi (Yönetimsizliği)

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist [email protected]

Ocak-Nisan 2025 bütçe gerçekleşmeleri ışığında analiz.

Türkiye’de kamu maliyesi, 2000’li yıllardan itibaren cid­di bir dönüşüm sürecine gir­miştir. Vergi gelirlerinin yapı­sı değişmiş, dolaylı vergilerin bütçe içindeki payı artarken gelir dağılımı üzerindeki etki­si tartışma konusu olmuştur. Kamu harcamaları ise altyapı yatırımları, savunma ve sos­yal yardımlar ekseninde yeni­den şekillenmiştir. Mali disip­lin ön planda tutulsa da bütçe açıkları zaman zaman büyü­müş, kamu borçlanması art­mıştır. Dijitalleşme, şeffaflık ve performans esaslı bütçele­me gibi reformlar, kamu mali­yesinin etkinliğini artırma yö­nünde atılan adımlar arasında yer almaktadır.

2025’in ilk dört ayı, Türkiye kamu maliyesi açısından hem iç hem de dış dinamiklerin baskısı altında şekillenmiştir. Yüksek enflasyon, kur oynak­lığı, faiz oranlarındaki sert du­ruş ve seçim öncesi mali geniş­leme gibi unsurlar, bütçe den­gesine doğrudan etki etmiştir.

Bütçe gerçekleşmeleri: genel görünüm

Hazine ve Maliye Bakan­lığı’nın yayımladığı verilere göre:

Ocak-Nisan 2025 dönemi merkezi yönetim bütçe gider­leri: 2 trilyon 436 milyar TL

Bütçe gelirleri: 2 trilyon 19 milyar TL

Bütçe açığı: 416,4 milyar TL

Faiz dışı açık: 178,8 milyar TL

Bu verilere gö­re bütçe açığı, 2024’ün aynı dö­nemine göre yak­laşık %58 oranın­da artış göstermiş­tir.

Vergi gelirleri: Kompozisyon ve seyir

2025’in ilk dört ayında el­de edilen 1 trilyon 749 mil­yar TL’lik vergi geliri, top­lam bütçe gelirlerinin yakla­şık %86,6’sını oluşturmuştur. Vergi gelirlerinde dikkat çe­ken kalemler şöyledir:

(Tablo 1)

Vergi gelirlerinde en yüksek artış oranları, iç tüketimi he­defleyen KDV ve ÖTV kalem­lerinde görülmektedir.

Vergi artışları esasen ver­gi tabanının genişlemesinden değil, fiyat artışları (enflas­yon) ve dolaylı vergi oranları­nın artırılmasından kaynak­lanmaktadır.

Bu durum, gelir dağılımı açısından tersine yeniden bö­lüşüm etkisi yaratmaktadır.

Harcama kalemleri: Nerelere harcandı?

2025 Ocak-Nisan dönemi merkezi bütçe harcamaları şu şekildedir: (Tablo 2)

Genel bakış

Harcamalarda cari trans­ferlerin (özellikle sosyal gü­venlik ve sosyal yardımların) ağırlığı dikkat çekicidir.

Yatırım harcamaları (ser­maye giderleri ve transferleri) toplamın %5’ini bile bulma­maktadır.

Faiz giderlerinin yüksekli­ği, borç stokunun çevrim ma­liyetini artırmaktadır. Bu da bütçeyi sıkıştıran temel ka­lemlerden biridir.

Bütçe açığı ve finansmanı

2025’in ilk dört ayında ve­rilen 416,4 milyar TL’lik bütçe açığı, 2024 yılının aynı döne­mine göre oldukça hızlı bir ar­tışı ifade etmektedir. Bu açığın finansmanında:

İç borçlanma: %75

Dış borçlanma: %10

Nakit rezerv kullanımı: %15 oranında etkili olmuştur.

Yapısal sorun:

Açığın büyük kısmı faiz dı­şı harcamalardan kaynaklan­maktadır. Geçici gelir kalemle­riyle bu açıkların sürdürülebi­lirliği tartışmalıdır.

2025 bütçesi ve OVP ile uyum Orta Vadeli Program’da (OVP) 2025 yılı için öngörülen yıllık bütçe açığı hedefi 2,65 trilyon TL idi. Ancak Ocak–Ni­san dönemindeki gerçekleşme, yıllık hedefin yaklaşık %16’sı­nın şimdiden aşıldığını göster­mektedir.

Bu durum, yılın ilerleyen ay­larında;

Ya harcamaların kısılması,

Ya da yeni gelir kalemlerinin devreye alınması (örneğin yeni vergiler, zamlar) gerekliliğini doğurabilir.

Geleceğe yönelik riskler ve tavsiyeler

Riskler:

Yüksek enflasyonun harca­maları sürekli olarak yukarı çekmesi. Reel sektör destekle­rinin seçim sonrası daraltılma­sı. İç borçlanma maliyetlerinin %40’a yaklaşan faiz ortamında bütçeyi baskılaması.

Tavsiyeler:

Vergi reformu ile doğrudan vergilerin payı artırılmalıdır.

Kamu harcamalarında et­kinlik ve verimlilik esas alın­malıdır. Yatırım odaklı bütçe­leme modeli benimsenmelidir. 2025’in ilk dört ayında kamu maliyesi, yüksek nominal ar­tışlara rağmen yapısal zorluk­larla yüzleşmektedir. Bütçede vergi gelirleri artarken, dolay­lı vergilere dayalı adaletsiz ya­pı devam etmektedir. Harca­malarda ise sosyal transferler ve personel giderlerinin bas­kın olması, yatırım ortamını ve uzun vadeli büyümeyi tehdit etmektedir.

Yapısal reformlar ve mali di­siplin, yılın kalanında hem ka­mu borçluluğunu kontrol al­tına almak hem de büyüme­yi desteklemek adına kritik önemdedir.

Son sözler: “Bir deliye kılıç vermek ne kadar tehlikeliyse, ahlaksız bir insana güç vermek de o kadar tehlikelidir” Pisagor

“İnsan ancak sustuklarını duyan biriyle bir ömür geçire­bilir” Osho

Türkiye’nin kronik sorunu vergi yönetimi (Yönetimsizliği) - Resim : 1

Türkiye’nin kronik sorunu vergi yönetimi (Yönetimsizliği) - Resim : 2

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar