Petrol fiyatları ve enflasyon
Bildiğiniz gibi petrol, geçtiğimiz yüzyılın olduğu gibi bu yüzyılın da en önemli hammaddelerinden biri. Petrol, sadece sanayide bir enerji kaynağı olarak kullanılmıyor. Aynı zamanda petrolden elde edilen türev ürünlerinde de sanayi alanında yaygın olarak kullanılıyor. Globalleşme ile birlikte dünyada son yüzyılda en önemli sorunların başında artan ulaşım maliyeti geliyor. Bu da enflasyon üstüne en çok baskı yaratan nedenler arasında geliyor. Petrolün bu denli yüksek talep görmesi ekonomik şok yaratma riskini de beraberinde getirmektedir.
ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı yeni gümrük tarifeleriyle alevlenen ABD-Çin ticaret savaşı ve OPEC’in arz artış kararı sonrası Brent petrol yaklaşık 62 USD seviyesinde işlem görüyor. 2021 yılından bugüne en düşük seviyesini görmüş bulunmakta. OPEC, Mayıs ayında günlük 411 bin varil petrolü piyasaya sürmeyi planlamakta ve bu rakam 135 bin varillik artış planının üç katı kadar seviyede olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda petrolün fiyatını belirleyen en önemli etken, o mal veya emtiada oluşan arz ve talep dengesinden kaynaklanmaktadır. Petrol fiyatlarındaki volatilite, özellikle enerji ithalatına bağımlı olan ülkelerde enflasyon üzerinde ciddi baskılar yaratmaktadır.
Sadece Türkiye’de değil tüm dünyanın son dönemdeki en çok konuşulan ekonomik konularının başında enflasyon geldiğini söylesem yanlış olmaz herhalde… Enflasyonu maliyet ve talep enflasyonu olarak ikiye ayırabiliriz. Aslında günümüz enflasyonunun asıl kaynağının talepten ziyade maliyet enflasyonundan kaynaklanmaktadır ve üretim aşamasındaki petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar en etkili şekilde maliyet enflasyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Maliyet enflasyonuyla dünya ekonomisinin büyüme hızı düşebilme ve enflasyonla mücadelede tüm ekonomik dengeleri altüst edebilme riski taşımaktadır.
Fed’in faiz kararının dünyanın radarında olduğu bu dönemde petrol fiyatlarının enflasyonu baskılayacak seviyede olması kritik önem taşımaktadır.
Başkan Jerome Powell liderliğindeki Fed, başta Trump olmak üzere tüm dünyanın merakla beklediği faiz kararını nihayet açıkladı. Beklenen ve çok da sürpriz olmayan bir karardı. Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısının ardından yapılan açıklamada politika faizinin yüzde 4,25 -4,50 aralığında sabit bırakıldığı bildirildi. Fed yetkilileri faiz oranlarını üst üste üçüncü toplantıda da sabit tutarken hem daha yüksek enflasyon hem de artan işsizlik riski gördüklerini vurguladı.
Ayrıca Trump’ın farklı ülkeler için açıkladığı farklı tarifelerin yarattığı riskleri dikkate almadan karar veremeyeceklerini, bu nedenle de sabit bırakıldığı açıklandı. Aslında tam olarak “Bundan sonra Trump’ın kararlarına göre yolumuzu çizeceğiz” mesajını da almış oluyoruz. Açıklanan tarifeler yürürlüğe girdiği zaman net adımlar atılacaktır. Tabii Fed’in de çok sıkıştığını görüyoruz. ABD’nin faiz indiriminde fazla da gecikmemesi gerektiğini düşünenlerdenim. Global ekonomide yaşanacak durgunluk riski her iki yönde de petrol fiyatlarına da etki edecektir. Ancak yüksek enflasyonla mücadelede, ülke olarak petrol fiyatlarının düşmesi rüzgarın arkamızdan esmesine neden olduğu için bir fırsat olarak karşımızda durmaktadır.