Vergi yükü kayıtlı mükellefin sırtında

Harcamalara dayalı bir vergilendirme sistemi için idarenin denetim gücü etkin kullanılmalıdır. Bu kapsamda kayıt tutma, beyan ve bildirimlerde serbest muhasebeci ve mali müşavirlerin daha etkin rol üstlenmesi sağlanmalı, verginin denetiminde ise yeterli bilgi, tecrübe ve uzmanlığa sahip yeminli mali müşavirler sürece daha fazla dahil edilmelidir.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Vergi yükü kayıtlı mükellefin sırtında

YAŞAR ZENGİN-İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı

Ülkemizde uygulanmakta olan beyana dayalı vergi sistemi, temelini kayıtlı mükelleflerin beyanlarına dayan­dırmaktadır. Ancak bu sistemde, vergisini zamanında ve tam ola­rak ödeyen mükelleflerin omuzla­rındaki yük her geçen yıl daha da artmaktadır.

Kayıt dışı kalan kişi ve işletme­ler, sistemin dışında faaliyet gös­terirken; vergi gelirleri büyük ölçüde zaten kayıt altında olan kesimden toplanmakta, yeni dü­zenlemelerle de bu yük daha da artırılmaktadır.

Vergi adaletini sağlamanın yo­lu, yalnızca gelirlerin beyanına odaklanmak değil, harcamaları da kavrayan bir vergilendirme anla­yışı geliştirmekten geçmektedir.

Bir mükellefin yıllık harcama düzeyi, beyan ettiği gelirle örtüş­müyorsa, bu farkın izahı istenme­li; izah edilemeyen tutarlar ise arı­zi kazanç olarak vergilendirilme­lidir. Bu yaklaşım, yalnızca kayıt dışılığın tespiti için değil, vergiye gönüllü uyumun ve sistemin meş­ruiyetinin sağlanması açısından da zorunludur.

Aksi halde ne olur?

Harcamalara dayalı bir vergi­lendirme modeli hayata geçiril­mezse;

* Yeni vergilerin gündeme gel­mesi,

* Vergi oranlarında artış yapıl­ması,

* Beyanname ve bildirim yü­kümlülüklerinin genişlemesi ve tüm bu gelişmelerin sonucu ola­rak zaten kayıt içinde olan mü­kelleflerin daha ağır bir yükle karşı karşıya kalması kaçınılmaz olacaktır.

Bu durum yalnızca vergi öde­yen işletmeleri değil, onları tem­sil eden muhasebe meslek men­suplarını da ciddi şekilde etkile­yecek, artan beyan ve raporlama yükü mesleki anlamda büyük bir yüke dönüşecektir. Öte yandan, bu yapı vergi adaletini bozacak ve sistemin güvenilirliğini zayıfla­tacaktır.

Geçen yıl, bu yönde önemli bir adım atılmıştı. 2024 yılında Cumhurbaşkanlığı’na sunulan bir yasa taslağında, gelirle harca­ma arasında yüzde 20’den fazla uyumsuzluk olan mükelleflerden izahat istenmesi, izah edileme­yen tutarların ise vergiye tabi tu­tulması önerilmişti.

Ancak bu öneri, teknik olarak uygulanabilir olmasına ve kamu­oyunda ciddi bir dirençle karşı­laşmamasına rağmen Meclis’e sunulmadan gündemden çıka­rıldı. Bu noktada yapılması gere­ken, bu tür önerileri yalnızca bi­rer ‘taslak’ olarak bırakmamak; güncellenmiş ve güçlendirilmiş haliyle yasalaştırmaktır. Vergi sisteminin geleceği için bu adım ertelenemez niteliktedir.

YMM’ler denetim sisteminin stratejik destek gücüdür

Harcamalara dayalı bir vergi­lendirme sisteminin sürdürüle­bilirliği için idarenin denetim gü­cünün etkin kullanılması şarttır. Bu kapsamda kayıt tutma, beyan ve bildirimlerde serbest muha­sebeci ve mali müşavirlerin daha etkin rol üstlenmesi sağlanmalı, beyan edilen verginin denetimin­de ise yeterli bilgi, tecrübe ve uz­manlığa sahip yeminli mali mü­şavirler (YMM) sürece daha faz­la dahil edilmelidir.

* Belirli ciroyu veya büyüklü­ğü aşan işletmelerin hesaplarının YMM’lerce tasdik edilmesi,

* Beyannamelere yazılan yük­sek tutarlı istisna ve indirimlerin YMM onayına bağlanması,

* Kamu denetim gücünün sis­tem içinde kalan mükellefler ye­rine daha riskli alanlara yönlen­dirilmesi, bu yapının hem etkinli­ğini hem de adaletini artıracaktır.

Bu çerçevede, vergi müfettişle­rinin kayıtlı ve düzenli beyan ya­pan mükelleflerle zaman harca­ması yerine, kayıt dışı faaliyet yü­rüten ya da vergiye uyumu zayıf olan mükelleflere yoğunlaşması sağlanmalıdır.

Bu ancak, belli büyüklükteki iş­letmelerin denetim sorumlulu­ğunun Yeminli Mali Müşavirlere bırakılmasıyla mümkün olacak­tır. Böylece vergi müfettişlerinin zamanı ve kapasitesi daha stra­tejik alanlara yönlendirilmiş ola­cak, sistem bütünlüğü bozulma­dan daha etkili bir denetim yapısı kurulabilecektir.

Harcamaları sorgulamadan vergi adaleti sağlanmaz

Vergiye gönüllü uyumu güçlen­dirmek, kayıt dışı ekonomiyle et­kin mücadele etmek ve sistemin adaletini tesis etmek için harca­maları da içine alan bir vergilen­dirme modeli artık kaçınılmaz ha­le gelmiştir.

Aksi durumda, kayıtlı kalmanın maliyeti sürekli artarken, kayıt dı­şılığın cazibesi büyümeye devam edecektir.

Gelir kadar harcamayı da sor­gulayan; dürüst mükellefi değil, uyumsuzu hedef alan bir vergi sistemi, ülkemizin vergi yapısına güveni artıracak, toplumsal ada­leti güçlendirecek ve vergi mües­sesesini hak ettiği kurumsallığa kavuşturacaktır.